Reklamcılık Sektöründe Kariyer Söyleşisi Gerçekleştirildi

Reklamcı, Marka Danışmanı ve Trend Analisti Bülent Fidan’ın konuk olduğu, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ersin Diker’in moderatörlüğünü gerçekleştirdiği Reklamcılık Sektöründe Kariyer Söyleşisi çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Fidan gerçekleşen söyleşide reklamcılık sektörüne dair incelikleri, dikkat edilmesi gerekenleri ve tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.

Haber: İkranur Apaydın – Fevzi Koç

Reklamcılık sektörünü katılımcılara tecrübeleriyle aktaran Reklamcı, Marka Danışmanı ve Trend Asistanı Bülent Fidan sektörde nasıl tutunulabileceğini, nelere dikkat edilmesi gerektiği ve sektörün içerisinde olan detayları paylaştı. Kendi tecrübelerinden bahseden Fidan, “Türkiye’de iki kitap vardı gösterge bilimi olarak internet yoktu. Bir makaleye ulaşmak ancak yayınlanan makaleye sahip olmakla ilgiliydi, etrafınızdaki hocalardan başka kaynak yoktu. Aslında zorlu bir süreçti şu ana göre. Tek bir alan değil birçok alanda çaba göstermek zorunda kaldığınızı düşünün bu sırada da her dönem ortaya çıkan yeni literatürle birlikte sizi de değiştiren bir dönemde oluyorsunuz aynı zamanda. Çizim yeteneğiyle ilgili biraz da 90’larda illüstratörde karikatürle çok ivme kazandım özellikle iş dışında özellikle Avrupa ve yurt dışında çok fazla ülkede sergi açtım bu nedenle de hocalık dönemimde söylediklerim öğrencilere iki şeyi mutlaka yapın bu şeyler de maddiyata değil sizin çabanız ilgili. Bu iki şey ise hobi edinin, bu hobi seramik yapmak ya da fotoğraf çekmek olabilir hayatınızda gelecekte iş dışında sizi rahatlatacak belki de paraya dönüşecek bir hobi edinin ve az çok yapın. İkincisi ise olabildiğince gezin” sözleriyle katılımcılara kendi tecrübelerinin nasıl başladığını, yaşadığı sürecin zorluklarını ve reklamcılık alanında gelişmek isteyen kişilerin muhakkak yapması gerektiğini düşündüğü detayları aktardı. Kendisinin öğrencilik döneminde tek başına otostop ile veya otobüs ile maddi durumun önemi olmadan gezerek birçok yeri gördüğünü ve tecrübe edindiğini ifade eden Fidan bu tür işlerin istekle yapılacağını vurguladı.

“Bu kadar üniversite ve bölüm yoktu”

Reklamcılık alanında geçmiş dönemde az üniversite olmasıyla kariyer anlamında daha net adımların atılabildiğini vurgulayan Fidan, günümüzde ise daha çok üniversitenin olmasının da eğitimin alınabilmesi açısından iyi bir noktaya geldiğini vurguladı. Sözlerinin devamında günümüz şartlarından bahseden Fidan sözlerine şu şekilde devam etti: “Bizim kuşak biraz daha şanslı bu kadar üniversite ve bölüm yoktu, kariyer anlamında net bir adım atabiliyordunuz. Ama şimdi çok bölüm var ama bu anlamda da şanslılar. Ben reklam tasarım kısmında ilerlerken 200’ten sonra yeni bir kariyer süreci olan markalamayı başlattım ve bu güne kadar da hem iletişim, hem reklam hem de marka illüstrasyon çalışmalarımı keyif alarak yaptığımı düşünüyorum. İş olarak görmüyorum klasik olacak ama eğlenmediğim şeyi yapmıyorum. Tabii bu yılların getirdiği bir birikim ve özgüven de olabilir. Mesela istemediğim markayla çalışmıyorum. Açık söylüyorum pırlanta ve elmas markalarıyla çalışmıyorum çünkü Afrika’da üretim sürecinde yaşanan çocuk cinayetleri, ilaç sektöründe de cinsellikle ilgili olan işlerde çalışmıyorum çok nettir bu tavrım. Biraz etik kısmına bakıyorum yani. Ben bu eleştirileri yaparken birkaç arkadaşımız da bana güzel eleştirilerde bulundu, ‘altın reklamlarını neden yapıyorsunuz?’ tarzında. Ama en azından özellikle reklam sektörü eleştireldir de biliyorsunuz. İnsanları kandırıyor falan ama öyle bir şey yok. Birileri iletmezse maaş bazında para kazanamaz üretenler de bir yerlerde iş bulamazlar tüketici de olmazsa alıp tüketilmezse bu döngü dönmez bu sosyalist anlamda da böyledir.”

“Marka bir ürüne ya da hizmete dayalı bir şey değil”

Reklamcılıkta markanın literatürde ikiye ayrıldığını aktaran Fidan, “Marka literatürde ikiye ayrılmış durumda, ‘kişisel marka var mı, yok mu?’ ama bence yok. Marka dediğimiz şey bir ürüne ya da hizmete dayalı bir şey. Genç arkadaşların kavram öğrenmesi çok önemli eğer bir şeyi bilmeden konuşuyorsak boş konuşuyoruz. Bilmiyorsanız bilmiyorum deyin tartışmaya girmeyin. Araştırın ve öğrenin. Ekonomiden anlamayan ekonomi konuşuyor. Reklam zaten tanımı gereği bir algı oluşturma ve oluşturduğu algıdan davranış değişikliği yaratma işi. İnsanlarda sadece bilinirlik yaratırsınız bir de farkındalık vardır ki o başka bir şeydir. Reklamın amacı da zaten bilinirliktir. Bir hedefiniz var ve ürün üreteceksiniz. Önceliğiniz isim olmalı çünkü markaya dönüşüyor. Reklam da bir ürün veya hizmetin markalanması ve onun tanıtılmasını sağlar. Reklamcıların görevi markayı düzeltmek değildir. Reklamcının ya da halkla ilişkiler uzmanının satışa yönelik ya da pazarlamanın sürecine yönelik bir fikir üretmesi doğru değil. Başka bir şeye başka görev yüklenemez herkes kendi işini yapmalı. İletişim temelli ya da işletme temelli iletişimcilere ihtiyacımız var. İlla reklam ajansında olmak zorunda değilsiniz başka alanlara yönelebilirsiniz tamamen sizin tercihiniz” ifadeleriyle reklamcılık alanında çalışmak isteyenlerin alan üzerine kavramsal olarak gelişmeyle başlayıp süreç içerisinde nasıl devam etmeleri gerektiğine dair düşüncelerini paylaştı.

Sözlerinin sonunda ise herkesin bulunduğu alanda uzmanlaşarak ilerlemesi gerektiğini ve bunun iletişimci kimliği doğru yaratmakta etkili olduğunu alan belirlenmesinin bir mecburiyet olduğunu dile getiren Fidan katılımcılara yabancı dilin de gerekli olduğunu vurguladı. Çevrimiçi olarak gerçekleşen söyleşi soruların cevaplanmasıyla tamamlandı.